VARİS: ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIK MI?
VARİS: ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIK MI?
VARİS: ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIK MI?
Günümüz şartlarında bu sorunun cevabı hem evet hem hayır. Çünkü varisin nedeni olan yoğun çalışma temposu herkesin ortak sorunu. Eskiden berber, aşçı, kuaför gibi işini hareketsiz ayakta durarak yapmak zorunda kalan kişilerin hastalığı iken günümüzde günde ortalama 8 saatten fazla ayakta çalışan herkes bu hastalığa aday. Çünkü tıbbi adı “venöz yetmezlik” dediğimiz hastalığın ana sebebi ayakta geçirilen uzun süre. Varis hastalığında iyimser taraf varisin gerçek anlamda hayatı tehdit edecek bir hastalık değil; yaşam konforunu bozan bir hastalık olmasıdır.
Varis yada venöz yetmezlik bacaklara gelen kanın bacaklardan kalbe dönüşünde zorlanma olması durumunda ortaya çıkan bir hastalık. Aslında kan bacaklarda kalbe dönerken damarlar içindeki valv (kapakçık) sistemi ve baldır kaslarının kasılması bu dönüşe yardımcı olur. Uzun süre hareketsiz ayakta duran insanlarda hem bu kapakçıkların yapısının bozulması hem de çalışmayan baldır kaslarının bu dolaşıma destek olmaması varis oluşumunu hızlandırmaktadır. Gebelik ve genetik yatkınlık ise varis oluşumunu kolaylaştıran diğer nedenlerdir.
VARİS OLUŞUMUNUN ÖNÜNE GEÇEBİLİRMİYİZ VE BUNUN İÇİN NE YAPABİLİRİZ?
1) Hastalara mutlaka ayakta geçirdikleri zamanı azaltmalarını öneririz. Burada ayakta durmaktan kastedilen güvenlik görevlisi, aşçı yada tezgahtar gibi saatlerce “hareketsiz uzun süre ayakta durma” eylemidir. Fırsat buldukça ayakları uzatarak yada altına yükseklik koyarak dinlendirmek varis şikayetlerini azaltmaya yardımcı olacaktır. Fakat çalışma hayatında bu pek mümkün değildir. Bu nedenle eve dönüş sonrası bacaklara soğuk su uyguladıktan sonra 30 dk-1 saat kalp seviyesinin (20-30 cm yükseğe) üstüne kaldırarak dinlendirmek ciddi anlamda rahatlama sağlayacaktır.
2) Bel ve karın bölgesini sıkan tayt, korse, sıkı kemer gibi giysiler varis oluşumunda önemli rol oynar. Bu tip giysiler kanın kalbe dönüşünü zorlaştırarak ayaklarda şişlik ve varis oluşumunu kolaylaştırır. Benzer şekilde ortopedik olmayan ayakkabılar da baldır kaslarının çalışmasını engelleyerek ayaklarda ağrı ve şişliğe neden olur.
3) Yeterli sıvı tüketimi (günde 2-2.5 litre) kanın akışkanlığını artırarak ve bacaklardaki dolaşımını rahatlatacaktır.
4) Şişmanlık; bacaklara binen yükün artması nedeni ile varis oluşumunun bir diğer sebebidir.
5) Sıcak ortamlar ayaklardaki ödem ve şişliği arttırır. Varisi olan kişilerin yazın şikayetlerinin artmasının sebebi de budur.
6) Hastaların kafasını en çok karıştıran konu yürüyüş konusudur. “Ayakta durmak varise neden oluyor; yürüyüş neden sorun olmuyor?“ sorusu en sık karşılaştığımız sorulardan bir tanesi. Uzun süre hareketsiz ayakta kalındığı zaman bacak adaleleri çalışmadığı için kanın bacaklarda göllenmesi daha kolay olmaktadır. Oysa yürüyüş sırasında bacak kasları kanın kalbe dönüşünü kolaylaştıracaktır. Bu nedenle spor ve yürüyüş baldır kaslarını çalıştırarak ayak dolaşımına yardımcı olur.
VARİS NEDENİYLE BİR HEKİME BAŞVURDUĞUNUZ ZAMAN TEDAVİ ŞEÇENEKLERİ NELERDİR?
1) İLAÇLAR: Varis tedavisinde varisi tedavi etmekten çok varisin neden olduğu ağrı, şişlik gibi şikayetleri azaltmaya yönelik olduğunu unutmayın.
2) VARİS ÇORABI: Hastaların çoğuna tavsiye edilse de konforlu ve estetik olmadığı için hastaların en sevmediği tedavi basamağıdır. Aslında varis oluşumunu engelleyecek yada yavaşlatacak en etkili tedavi aracıdır. Varis çorabı alırken doktorunuzun önerisi doğrultusunda çorap almak doğru olacaktır.
3) YÜZEYEL LAZER VE SKLEROTERAPİ: Bu iki girişimden hangisinin yapılacağı varislerin büyüklüğüne göre değişkenlik gösterir. İnce örümcek ağı görünümdeki varislerin yüzeyel lazer yöntemi ile yok edilmesi mümkünken; daha büyük 1-2 mm çapındaki varislerde halk arasında “köpük tedavisi” denilen skleroterapi yöntemi daha etkili olmaktadır. Bu yöntemde varislerin içine ince bir iğne ile girilerek sklerozan bir madde verilmektedir. Bu verilen madde damarda kan akımını engelleyerek damar işlevsiz hale getirir.
4) GİRİŞİMLER YÖNTEMLER: Bu girişimler doppler ultrasonografide venöz yetmezlik saptanan daha ileri düzey varislerde varislerde tercih edilir. Yapılacak girişim varislerin büyüklüğüne ve doppler ultrasonografideki saptanan soruna göre değişkenlik gösterir. Bazen de hastanın tercihine bırakılır. Bu yöntemlerin hepsinde ayak bileği düzeyinden başlayıp kasığa doğru seyreden 5-10 mm çapında bir toplardamara müdahale edilerek bu toplardamar işlevsiz hale getirilir.
Lazer-Radyofrekans kullanılarak yapılan girişimsel yöntemde damarın içine bir kateter ile girilerek lazer ve radyofrekans dalgaları ile damar yakılarak işlevsiz hale getirilir.
Glue (yapıştrıcı) kullanılarak yapılan yöntemde ise benzer şekilde damarın içine bir kateter ile girilerek damarın içine yapıştırıcı bir madde verilir ve damar içinde kan akımı olmayacak şekilde işlevsiz hale getirilir.
Halk arasında kapalı yöntem olarak bilinen bu yöntemlerin avantajı daha az ağrılı olması, sadece 1-2 gün istirahat gerektirmesi ve hastanın 1-2 gün sonra işine dönebilmesidir. Tekrar nüks varis oluşma ihtimalinin daha yüksek oluşu bu yöntemlerin dezavantajıdır.
4) CERRAHİ GİRİŞİMLER: Bu girişimler benzer şekilde doppler ultrasonografide venöz yetmezlik saptanan ve kozmetik açıdan ciddi sorun yaratan ileri düzey varislerde varislerde tercih edilir. Cerrahi yöntemde ayak bileği düzeyinde 1 cm ve kasıkta 2-3 cm cilt kesisi yapılarak ayak bileği düzeyinden başlayıp kasığa doğru seyreden toplardamar bir tel yardımı ile tamamen alınır. İlave olarak kasık düzeyinde ileride varis oluşumuna neden olabilecek toplardamarlara müdahale edilerek ileride yeni varislerin önlemi alınmış olur. Halk arasında açık yöntem olarak bilinen bu yöntemin dezavanatajı 7-10 gün bir süre istirahat gerektirmesi ve hastanın bu süre içinde işinden uzak kalmasıdır. Avantajı ise yeni nüks varislerin oluşma ihtimali bu yöntemde çok düşüktür.
Doç. Dr. Hasan Reyhanoğlu
Kalp ve Damar Cerrahisi