Tüp Bebek Tedavisinde Başarı Oranı Nedir?

Tüp Bebek Tedavisinde Başarı Oranı Nedir?

TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE GEBELİK ORANLARI

Tüp Bebek tedavisi, bebek sahibi olmakta güçlük çeken çiftlere uygulanan tedaviler arasında en yüksek gebelik ve canlı doğum oranına sahip olan yöntemdir. Üstelik, bu yöntem diğer tedavi yöntemlerinin uygulandığı hastalardan daha zor bir hasta grubuna uygulanmasına rağmen bu farkı ortaya koyabilmektedir.

Tüp Bebek tedavisinin diğer tedavi yöntemlerinden farkı, döllenmenin laboratuar şartlarında sağlanmasıdır. Bu tedavi yönteminde, diğer yöntemlere göre başarıyı arttıran uygulama farklılıkları arasında, daha fazla yumurta elde edilmesi, döllenme ve embriyo oluşma aşamalarının gözlenerek daha yetkin embriyoların seçilebilmesi ve kadın yaşına göre gereğinde birden fazla embriyonun rahim içine yerleştirilebilmesidir. Ayrıca, çiftin incelenmesi sonucu öğrenilen özelliklerine göre farklı teknolojilerin de bu yönteme eklenebilmesi, tedavinin kişiselleştirilmesini sağlayarak başarıyı daha da arttırmaktadır. Söz konusu ek teknolojiler arasında, özellikle ağır erkek faktöründe mikroenjeksiyon yöntemi, ejekulat sıvısında hiç sperme rastlanmaması halinde TESE gibi cerrahi yöntemlerle testisten sperm elde edilerek kullanılabilmesi, elde edilen fazla embriyoların dondurularak gereğinde daha sonraki denemelerde hazırdan kullanılabilmesi gibi birçok yöntem sayılabilir.

Tüm infertilite tedavilerinde olduğu gibi tüp bebek yönteminde de başarıyı etkileyen en önemli faktör kadın yaşıdır. Bu o kadar önemli bir faktördür ki, ileri kadın yaşının olumsuz etkisini giderecek bir teknolojiye henüz sahip değiliz.

Bunun nedeni ise, dişi cinste yumurtaların oluşumunun doğumdan önce tamamlanması ve oluşan tüm yumurtaların yumurtalıklarda depolanarak, yaşam boyu yeni yumurta oluşumunun söz konusu olmamasıdır. Doğal olarak geçen yıllar içinde hem yumurta sayısı azalmakta hem de yaş ilerledikçe, yumurtalıklarda bekleme süresi uzayan yumurtaların kalitesinde sürekli bir düşüş gözlenmektedir. Bu nedenle ileri yaştaki bir kadından elde edilebilecek yumurta sayısı azaldığı gibi elde edilen yumurtaların kalitesinde de önemli bir düşüş gözlenecektir.

Kadınlarda yumurta sayısının zaman içinde azalmasındaki en önemli etken, her ay yumurtlama nedeniyle oluşan yumurta kaybı değil, her kadında daha doğmadan başlayıp menopoza dek devam eden ve doğal bir süreç olan, bulunduğu yerde kendi kendine harap olma (atrezi) sürecidir.

Bu şekilde, ilerleyen yaş ile dişi cinste yumurta sayısı azalır.

İleri yaşa dek kalan az sayıda yumurtalar ise, daha erken yaşlarda yumurtlanan yumurtalara göre daha uzun süre olumsuz metabolik süreçlere maruz kaldıkları için yapılarında oluşan bazı bozukluklar nedeniyle gebelik oluşturma yetenekleri de azalmaktadır.

Erkeklerde ise bu durum söz konusu değildir. Her gün yeni kök hücrelerden üretilen spermler taze bir şekilde kullanıma hazır olarak beklemektedirler.

Bu yüzden gebelik elde edilmesinde önemli olan kadın yaşıdır ve diğer tüm faktörlerden önemlidir.

Buna göre, otuzlu yaşların başlarına dek olan sürede tüp bebek uygulamalarında en yüksek gebelik ve canlı doğum oranlarına rastlanırken, bu oranlar 35 yaştan itibaren gözlenebilir bir düşüşe geçmekte, bu düşüş 38 yaşından itibaren hızlanmakta, 40 yaş ve sonrasında ise çok düşük seviyelere ulaşmaktadır. 43 yaşında tüp bebek denemesi başına canlı doğum oranı %5 düzeyine indiği ve 44 yaş ve üzerinde ise %1-2 olarak gözlendiği için, 43 yaş üzerinde tüp bebek uygulamasının hasta için karlı bir uygulama olmadığından söz edilebilir.

Aşağıdaki şekilde Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan Tüp Bebek uygulamalarında kadın yaşına göre, deneme başına canlı doğum yüzdeleri görülmektedir. Ülkemizde yapılan uygulamalarda da benzer oranlar söz konusudur.

Tüp Bebek tedavisinin başarısında etkili olan diğer bazı önemli faktörler ise:

  • Endometriozis
  • Sperm DNA hasar oranında yükseklik
  • Endometrium (rahim iç zarı) kalınlaşmasını önleyen önceki hasarlar
  • Hidrosalpenks

olarak belirtilebilir.

Endometriozisli hastaların tüp bebek denemelerinde gebelik ve canlı doğum oranlarının diğer hastalara göre daha düşük olduğunu belirten araştırmacılar bulunmaktadır. Bunun nedeni olarak çukulata kistlerinin yaptığı hasar ve bunun için yapılan ameliyatlar nedeniyle yumurtalıklarda yumurta sayısının azalması ve ayrıca endometriozlu hastalarda yumurta kalitesinde kendi yaş gurubuna göre azalma olduğu iddiası öne sürülmektedir.

Sperm DNA hasar oranında yükseklik ise hem iyi embriyo oluşma oranında hem de gebelik ve canlı doğum oranlarında azalmaya neden olmaktadır. Ayrıca buna bağlı olarak gebelik kayıp (düşük yapmak) oranlarında da artış gözlenmektedir. Bu durum etkin olarak antioksidan alımı ve gereğinde TESE ile elde edilen sperm kullanımı ile giderilebilmektedir.

Daha önce rahim içinde uygulanan cerrahi operasyonlara bağlı olarak rahim iç zarında oluşan yapışıklıklar rahim iç zarının kalınlaşmasını ve bebeğin yerleşmesi için uygun yatak oluşturulmasını engelleyebilir. Histeroskopik operasyonlarla bu durum düzeltilip rahim iç zarında istenilen düzeyde kalınlaşmanın sağlanarak tüp bebek uygulamalarında daha yüksek gebelik oranlarının elde edilmesi sağlanabilir.

Geçirilmiş karın içi ve iç genital organları ilgilendiren enfeksiyonlar, ameliyatlar ve endometrioz nedeniyle tüplerin birisi veya ikisi birden yumurtalığa bakan uçlarından kapanarak içi sıvı dolu balonlaşmış yapılar haline gelebilir. Bu balonlaşmış tüplerin (hidrosalpenks) içindeki sıvı tüpün açık olan rahime bağlı ucundan rahim içine sızabileceği için, tüp bebek uygulamalarında rahim içine yerleştirilen embriyoyu dışarı süpürebilir. Bu şekilde, tüp bebek uygulamalarında başarı oranını olması gerekenin yarısına dek düşürebilir. Bunun için tüp bebek uygulamasından önce, laparoskopik ameliyatla bu durumdaki bir tüpün rahime bakan ucunun da bağlanarak kapatılması ya da artık işlev görmeyen hatta zararlı olan bu tüpün çıkartılması gerekir.

Yukarıda sözü edilen durumlar tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen en önemli faktörlerdir. Bu durumların uygulama öncesi belirlenip çiftin durum hakkında bilgilendirilmesi ve gereğinde olumsuz faktörleri giderecek uygulamaların tüp bebek tedavisi öncesinde planlanması önemlidir.

Prof. Dr. Erdal Aktan

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Tınaztepe Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Sorumlu Hekimi