Sertleşme Bozukluğu
Sertleşme Bozukluğu
Sertleşme Bozukluğu
Sertleşme bozukluğu (erektil disfonksiyon) en yaygın ve en çok sıkıntı veren erkek cinsel şikayetlerinin başında gelmektedir. Çalışmalarda gösterilmiştir ki cinsel rahatsızlıklar içinde doktora en çok başvuru sebebi sertleşme bozukluğudur. Özellikle bu rahatsızlık yaşlı erkekleri daha çok etkiler, bu oran 60 yaşın üstünde %50’lere kadar çıkmaktadır. Fakat tedaviye başvuranlar genellikle genç-orta yaşlı erkeklerdir. Ve son yıllarda bu rahatsızlığı olan erkeklerin ilk başvurdukları yer cinsel terapistten ziyade aile hekimi veya üroloji hekimleri olmaktadır.
Yazının tamamında da belirteceğim gibi sertleşme bozukluğunda dikkat edilmesi gereken ilk nokta bu rahatsızlığın organik bir sebebe yani şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi bir hastalığa bağlı mı yoksa psikolojik kökenlere mi bağlı olduğu ayrımının iyi yapılması gerekliliğidir. Elbette ki hem psikolojik hem de organik sebeplerin beraber rol aldığı bir çok hasta da bulunmaktadır.
Belirtiler
Sertleşme bozukluğu tanısı aynı erken boşalmada olduğu gibi hepimiz tarafından adından anlaşılmaktadır. Genel olarak tanımı hastanın cinsel performans için yeterli ereksiyonu sağlama ve devam ettirme becerisiyle ilgili kişisel bildirimlere dayanılarak konulur. Organik veya psikojenik sebeplere bağlı olarak ortaya çıkar. Kalp hastalıklarının ilk belirtisinin sertleşme bozukluğu olduğu hipotezini ortaya atan çalışmalar bulunmaktadır. Psikojenik olarak depresyon hastalarında sık görülen bir tablodur.
Risk Yaratan ve Sebep Olan Etmenler
Organik Sebepler
1) İleri yaş: Yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Çoğu erkekte ilk olarak 40’lı 50’li yaşlardan sonra ortaya çıkar. 60-70’li yaşlarda belirgin olarak sıklığı artar.
2) Kardiovasküler hastalıklar: Kalp hastalıklarının ilk belirtisinin sertleşme bozukluğu olduğu hipotezini ortaya atan çalışmalar bulunmaktadır. Eşlik eden yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol düzeyleri riski artırmaktadır.
3) Şeker hastalığı
4) Nörolojik hastalıklar
5) Sigara ve alkol kullanımı
6) Obezite ve egzersiz yapmama
7) Ürolojik hastalıklar
Psikolojik Sebepler
1) Eşlik eden depresyonun bulunması
2) Performans kaygısı: Bu kişilerde cinsel birleşmeden alınan hazza odaklanmak yerine cinsel performansın partnerini tatmin edip etmeyeceği düşüncesi ön plandadır.
3) Bilişsel faktörler ve yüksek kaygı düzeyi
4) Eşler arasındaki sorunlar, anlaşamama
5) Cinsel uyarımın eş tarafından anlaşılmıyor olması: Yaşın artması ile birlikte erkeklerde sertleşmenin sağlanabilmesi için daha çok fiziksel uyarım gerekmektedir. Oysa ki daha genç yaşlarda erkekler sertleşmeyi zihinsel uyarımla sağlayabilir. Erkeğin partneri tarafından bu bilginin bilinmiyor olması çift arasında sorun yaratacak, sertleşme bozukluğu yaşayan hastaların eşleri tarafından artık kendilerini cinsel açıdan cazip görmüyor olarak suçlanabilecektir.
Tanısı
A. Her cinsel etkinlikte ya da neredeyse her cinsel etkinlikte (yaklaşık %75-100’ünde) (belirli durumlarda ya da yaygın ise her durumda) aşağıdaki üç belirtiden biri yaşanıyor olmalıdır.
1. Cinsel etkinlik sırasında sertleşme (ereksiyon) sağlamada belirgin güçlük çekme.
2. Cinsel etkinliği bitirene dek sertleşmeyi (ereksiyonu) sürdürmede belirgin güçlük çekme.
3. sertlik düzeyinde belirgin azalma.
B. A tanı ölçütündeki belirtiler, en az, yaklaşık altı aydır sürmektedir.
C. A tanı ölçütündeki belirtiler, kişide, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya sebep olur.
D. Bu cinsel işlev bozukluğu, cinsel kökenli olmayan bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz ya da ağır bir ilişki bozukluğundan ya da gerginlik yaratıcı önemli başka etkenlerden kaynaklanmamaktadır ve bir maddeye/ilaca ya da başka bir sağlık durumuna bağlanamaz.
O sıradaki ağırlığını belirtiniz:
Ağır olmayan: A tanı ölçütündeki belirtiler az sıkıntı doğurur.
Orta derecede: A tanı ölçütündeki belirtiler orta düzeyde bir sıkıntı doğurur.
Ağır: A tanı ölçütündeki belirtiler çok sıkıntı doğurur.
Alttipleri
Yaşam Boyu: Bu bozukluk, kişi cinsel açıdan etkin olduğundan beri vardır.
Edinsel (Sonradan kazanılmış): Bu bozukluk, oldukça olağan bir cinsel işlevsellik evresinden sonra başlamıştır.
Yaygın: Belirli tür uyarımlar, durumlar ya da eşlerle sınırlı değildir.
Durumsal: Yalnızca belirli tür uyarımlar, durumlar ya da eşlerle ortaya çıkar.
Ayırıcı Tanısı
Hastalığın ayırıcı tanısında mutlaka neden kaynakladığı (psikojenik/organik/mikst) bulunmalıdır. Eşlik eden diğer cinsel işlev bozuklukları (cinsel istekte azalma, erken/geç boşalma gibi) mutlaka araştırılmalı ve saptanırsa tedavi edilmelidir.
Tedavisi
laç Tedavisi
Fosfodiesteraz inhibitörleri (viagra gibi) : Bu ilaçların keşfi sertleşme bozukluğu yaşayan hastalar için milat niteliğindedir. Çünkü viagranın keşfinden sonra bu şikayeti yaşayan hastalar artık tedavi için doktora başvurmaktan çekinmemeye başladılar. Fakat unutulmamalıdır ki günümüzde bu tarz ilaçların doktor reçetesi olmadan kullanımı mevcut. Örneğin sizde yüksek tansiyon mevcut ve nitrat grubu bir antihipertansif ilaç kullanıyorsunuz. Bu iki ilacın etkileşmesi ile çok ciddi sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu yüzden size önerimiz bu tarz ilaçları doktorunuz değerlendirmesi sonucunda kullanınız.
Cerrahi yöntemler
Fosfodiesteraz inhibitörlerinin keşfinden önce çok sık kullanılan cerrahi yöntemler günümüzde ilaç tedavisi ve cinsel terapiye yanıt vermeyen hastalarda denenmektedir.
Cinsel Terapi
Kısaca özetlemek gerekirse hedeflenen temel olarak dört alana müdahale etmektir.
1) Kaygıyı azaltma ve kaygıyı duyarsızlaştırma
2) Bilişsel-davranışsal müdahaleler
3) Cinsel uyarımı artırma
4) Kişilerarası girişkenlik ve çift iletişimi eğitimi
Hastalığın Seyri
Tek başına ilaç tedavisi kullanan hastalarda uzun süreli izlem çalışmalarında bir süre sonra kişilerin önemli bir kısmının önce doktorlarına gitmeyi bıraktıkları, sonrasında ise ilaç kullanmayı bıraktıkları gözlenmiştir. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz. Genellikle çiftler için sadece sertleşmenin sağlanması yeterli olmamaktadır ve kullanılan ilaç kesildiğinde şikayetler geri gelmektedir. Bu yüzden önerilen hem ilaç tedavisinin hem de cinsel terapinin birlikte sürdürülmesidir. Eğer sertleşme bozukluğuna yol açan psikojenik faktörler saptanır ve terapi ile düzeltilirse bu rahatsızlığın tekrarlama olasılığı çok düşüktür.
Kaynaklar
1) Lue vd., 2004; Hatzichristou vd., 2004
2) Amerikan Psikiyatri Birliği (2013) Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı(DSM 5) (Çev. ed: E. Köroğlu) Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014
3) Cinsel Terapi ve Uygulamaları, Editör Sandra R. Leiblum, Çeviri Editörü Cebrail Kısa. Sayfa: 297-331
Doç. Dr. Fikret Poyraz Çökmüş
Psikiyatri