Prostat Hastalıkları Tanı ve Tedavi Hizmetleri

Prostat Hastalıkları Tanı ve Tedavi Hizmetleri

Prostat, erkeklerde bulunan ve idrar kesesinin altında mesane (idrar kesesi) çıkışına yerleşmiş bulunan küçük bir salgı bezidir. Normalde, genç erkeklerde 20 gr. civarı bir ağırlığa sahip olan bu doku özellikle 40 yaşından sonra büyümeye başlar.

Bu salgı bezinin başlıca işlevi; spermin sıvı olan bölümünü üretmek ve cinsel boşalma sırasında bu sıvının dışarıya atılmasına yardımcı olmaktır. Boşaltım sisteminin bir parçası olan prostat bezi konumu nedeniyle bu sistemi etkiler. İdrar kanalının en üst kısmını çevrelemektedir. Sağlıklı bir prostat bezi herhangi bir şikayete yol açmaz ama hastalanırsa içindeki dokuların şişmesi nedeniyle idrar kanalında daralmaya ve idrar yaparken güçlük yaşanmasına yol açar. 

Hem iyi huylu hem de kötü huylu prostat hastalıkları sıklıkla görülen hastalıklardır.

Orta yaş üstündeki erkeklerin yarısından fazlası prostatla ilgili bir hastalığa sahip olabilir. Prostat hastalıkları; prostatın iyi huylu büyümesi yani benign prostat hiperplazisi (BPH), prostat kanseri ve prostat iltihabı (prostatit) şeklinde sınıflandırılabilir.

Prostat hastalıkları ile ilgili olabilecek yakınmalar şunlardır:

  • İşemeye başlamada ve sonlandırmada güçlük

  • Zayıf veya kesikli idrar akışı 

  • İdrarda yanma veya ağrı 

  • Sık işeme ihtiyacı

  • Mesaneyi tam boşaltamama hissi 

  • Geceleri sık idrara kalkma 

  • Ani idrar sıkışıklığı, idrar tutma zorluğu

  • İdrar yaptıktan sonra devam eden damlamalar

  • İdrar yapamama hali 

  • İdrar veya menide kan görülmesi 

  • Ağrılı boşalma

  • Kasık, kalça, bel, sırt ve/veya bacak ağrıları

Bu yakınmalar prostat ve alt idrar yolları sorunlarına özgüdür. Ancak prostatın hangi tür hastalığına bağlı olduğu ancak üroloji uzmanı muayenesi ve gerekli tanısal incelemeler sonucunda saptanabilir. 

Erken dönemde prostat hastalıkları herhangi bir şikayete neden olmayabilir. Bazen belirgin herhangi bir şikayet olmaksızın parmakla prostat muayenesi ile veya PSA (Prostat Spesifik Antijen) testi, idrar analizi, radyolojik görüntülemeler (ultrasonografi, multiparametrik prostat MR), prostat biyopsisi (MR/US Füzyon Prostat Biyopsi) yoluyla hastalık tanısı konabilir. 

İdrar yollarını ilgilendiren belirti ve bulguların altta yatan nedenini sadece bir doktor söyleyebilir. Bu tip yakınmaları olan bir kişi mutlaka bir üroloji uzmanına görünmelidir.

Prostat hastalıkları kabaca üç grupta sınıflandırılabilir. 

  • İyi huylu prostat büyümesi (BPH=Benign Prostat Hiperplazisi) 

  • Prostat kanseri

  • Prostat iltihabı (Prostatit)

Prostatın Fonksiyonu Nedir?

Prostat bir salgı bezidir. İdrar torbasının (mesane) hemen altında yer alan, içerisinden idrar kanalının (üretra) geçtiği ve ayrıca spermleri testislerden getiren tüplerin (vas deferens) açıldığı bir organdır. Prostat bezinin asıl görevi meniyi oluşturan sıvının bir bölümünü salgılamaktır. Büyümemiş hali ile yaklaşık bir ceviz boyutundadır. 

Prostat Hastalıkları Nasıl Anlaşılır?

Prostat büyürken idrar yolunu tıkayarak idrar akışını engellemeye başlar. Tıkanıklığın derecesine bağlı olarak erkeklerde idrar yapmayla ilgili bazı şikayetler görülür.

Bu şikayetlerle başvuran hastalarda erken ve doğru teşhis önemlidir. Çünkü bu şikayetler, iyi huylu büyümede olabildiği gibi, prostat iltihabı (prostatit) ve prostat kanserinde de görülebilmektedir. Bununla beraber hiçbir şikayeti olmayan hastalarda da prostat kanseri tespit edilebilmektedir. Yani prostatla ilgili hastalıkların tanısında sadece şikayetler yeterli olmamaktadır.

Bu sebeplerden dolayı 45 yaşından sonra tüm erkek hastaların, şikayetlerin oluşmasını beklemeden prostatla ilgili kontrol yaptırması önemlidir. Bu şekilde yapılacak bazı tetkik ve tahlillerle, kişinin prostat hastalığı ile ilgili bir öngörüde bulunmak mümkündür.

Bu tahlillerden en önemlisi kanda bakılan Prostat spesifik anitjen (PSA)’dır. Bu tahlille prostat hastalığının kanserle ilişkisi bulunabilir ve erken tanı konulması sağlanabilir.

Prostat Muayenesi Nasıl Yapılır?

Prostat hastalıklarında fizik muayene çok değerlidir. Özellikle rektal muayene prostat hastalıkları hakkında oldukça yol gösterici bulgular sağlar. Hastalar tarafından zor bir muayene olarak bilinir, hatta prostat şikayetleri olan hastaların bir kısmı sırf bu muayeneden çekindikleri için doktora başvurmak istemezler.

Oysa sanıldığı kadar zor bir muayene değildir. Eldiven üzerine kayganlaştırıcı jel sürülerek rektuma işaret parmağı yerleştirilir ve hekimin yaptığı inceleme çok kısa sürer. Bu muayene ile prostatın kıvamı, yüzeyinin düzenli olup olmadığı ve toplam hacmi hakkında değerli bilgiler sağlanır.

Prostat Belirtileri Nelerdir?

Prostat belirtileri dediğimizde çoğunlukla prostat büyümesine bağlı olanlar akla gelir. Prostat kanseri ve prostat iltihabında farklı belirtiler görülebilir.

İyi Huylu Prostat Büyümesi Nedir?

Prostat büyümesi çoğu zaman iyi huylu bir gelişme olarak gerçekleşir. Prostat bezinin iyi huylu büyümesi “benign prostat hiperplazisi” olarak adlandırılmaktadır. Erkeklerde 40’lı yaşların ikinci yarısı itibariyle prostat bezinin orta kısmındaki hücreler hızla çoğalır. Buradaki dokuların genişlemesi idrar kanalını baskılayarak, idrar akımını yavaşlatır. 50 yaşındaki erkeklerin yüzde 30’unda, 60 yaşındakilerin yüzde 50’sinde prostat başlangıcı belirtileri görülmektedir. 80 yaşın üzerinde ise bu durum yüzde 80’lere varmaktadır. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yapılan bir çalışmada; Türkiye'de yaklaşık 3, 3 milyon BPH hastası olduğu tahmin edilmektedir.

Prostat, erkeklik hormonu testosterona duyarlı bir organdır. Erkeklik hormonunun üretilemediği ya da direnç görülen bazı durumlarda prostatın büyümediği görülmüştür.

Buna karşılık prostatın en çok testosteron seviyesinin azaldığı yaşlılık döneminde büyüme göstermesi bu konunun tam olarak aydınlatılamadığının göstergesidir.

Bu büyüme, 40’lı yaşların sonlarından itibaren başlayarak yaşamın sonuna kadar değişen hızda devam eder. Prostat büyümesinin nedenleri net değildir. Kabul edilen nedenlerin birincisi yaşlanma, ikincisi erkeklik hormonunun varlığıdır. Araştırmacılar prostat bezinin yaşla birlikte, testosteronu da içeren bazı erkeklik hormonlarına karşı daha duyarlı olduğuna inanmaktadır. Bu hormonlar prostat dokusunda büyüme yapar. Bu yaşlarda erkeklik hormonu ile kadınlık hormonu arasındaki oran değişikliğine bağlı geliştiğini destekleyen bulgular saptanmıştır. Ailede BPH olması hastalık ihtimalini arttırır. BPH ABD ve Avrupa erkeklerinde Asya soyuna göre daha fazladır. Bu da yaşam şeklinin etkisini gösterir. 

BPH’da genetik faktörlerin de etkili olduğu gösterilmiş, ailesinde BPH öyküsü olanlarda daha sıklıkla görüldüğü ispatlanmıştır.

Ayrıca bazı çevresel faktörler ve beslenme ile ilişkisi üzerinde çalışmalar yapılsa da tatmin edici net sonuçlar alınamamıştır.

Özellikle son yıllarda obezite ile BPH arasında ilişkiyi göstermeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Buna göre artmış vücut ağırlığı, vücut kitle indeksi ve göbek çevresi ile prostat boyutundaki artışın ilişkili olduğu gösterilmiştir.

Büyüyen prostat bezi idrar yolu ve mesane çıkımında yarattığı tıkanma-daralma ile birlikte idrar akışını engelleyebilir. Mesanenin hem idrar depolama hem de idrar boşaltma işlevini bozabilir. 

Prostat büyümesi oldukça sık görülmekle birlikte her erkekte aynı düzeyde sorun oluşturmayabilir. Bazılarında yaşlanmanın doğal bir parçası olarak saptansa da tedavi gerektirmeyebilir. Prostat büyümesi rahatsız edici belirtilere neden olursa, idrar yapma fonksiyonunu bozarsa veya vücuda zarar verebilecek duruma ulaşırsa tedavi edilmesi gereklidir. 

İyi Huylu Prostat Büyümesi Kanser Değildir!

Prostat kanserinin yaygın görülmesi, iyi huylu prostat büyümesinin de kanserden kaynaklandığına yönelik bir algının oluşmasına neden olmaktaysa da iyi huylu prostat büyümesi, kanser değildir! Üstelik kanser gelişmesine de yol açmaz. Ancak bazı hastalarda hem iyi huylu prostat büyümesi hem prostat kanseri bir arada bulanabilir. Hekim, prostat şikayetleriyle başvuran hastayı her iki durumla ilgili ayrı ayrı değerlendirmelidir.

Prostat Büyümesi Tanısı Nasıl Konur?

Yukarıdaki şikayetlere sahip hastalar Benign Prostat Piperplazisi - BPH açısından tetkik edilmelidir.

Bu tetkikler sırasında PSA (Prostat spesifik antijen) tahlili, idrar tahlili ve rektal muayene ile prostattaki büyümenin iyi huylu olduğu kesin olarak ortaya koyulmalıdır.

Bunlarda bir anormallik yoksa hasta BPH olarak kabul edilir. BPH derecesini ortaya koymak adına da Ultrasonografi (USG) ve (Üroflowmetri) yapılır. Ayrıca hastanın şikayetlerinin sorgulandığı Uluslararası prostat semptom skoru (IPSS) da kullanılır.

Eldeki bu verilerin tamamı ile BPH’nin derecesi belirlenir. BPH’nin derecesine göre de tedavi şekli değişir, medikal tedavi (ilaç tedavisi) ya da cerrahi tedavi (prostat ameliyatı) kararı verilir.

Prostat Büyümesi Nasıl Önlenir?

Kırmızı et, yağ, karbonhidrat, kümes hayvanları ile beslenme prostat büyümesi riskini artırırken sebzeler, çoklu doymamış yağ asitleri, linoleik asit, D vitamini ve düzenli egzersiz BPH riskini azaltmaktadır.

Prostat Büyümesi Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Tedavi edilmeyen iyi huylu prostat büyümesinde idrar yapma sorunları devam eder. İlerleyen evrelerde ayrıca, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, idrarda kanama, böbreklerde fonksiyon bozukluğu ve mesane taşları gelişebilmektedir.  

Prostat Büyümesi Tedavisi Nasıl Yapılır?

Prostat büyümesi durumunda genellikle idrar torbası tam olarak boşaltılamadığından içeride kalan idrar, tekrarlayan enfeksiyonlara ve böbrek fonksiyonlarında kalıcı bozulmaya yol açabilmektedir.

Aynı zamanda BPH sebebiyle görülen şikayetler, hastaların hayat kalitesini oldukça düşürmektedir. “Prostat büyümesi tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.”

Tedavide temel belirleyici etkenler hastanın yakınmalarının derecesi ve prostat büyümesinden kaynaklanan fiziksel ve fonksiyonel sorunlardır. Hastaların bir kısmında ciddi bir yakınma belirtilmese de tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, tekrarlayan kanlı idrar yapma, mesanede taş gelişimi, böbrek yetmezliğinin bulunması tedavi gerektiren durumlardır.

Tedavi yaklaşımları arasında şunlar vardır:

  • Düzenli takip/gözlem ile bekleme

  • İlaç ile (medikal) tedavi

  • Cerrahi tedavi yöntemleri (Bipolar TUR-prostatektomi, Lazer Greenlight prostatektomi, Holmium Lazer ile yapılan prostat ameliyatı (HoLEP)

Prostat Kanseri Nedir?

Prostat bezi dokusunda gelişen kanser, “prostat kanseri” olarak adlandırılır. Batı ülkelerinde prostat kanseri en sık görülen kanser tiplerinden biridir.  

Oluşum nedenleri tam olarak açıklanabilmiş değildir, fakat erkeklerde yaş ilerledikçe prostat kanseri gelişme olasılığı arttığı bilinmektedir. Genellikle 65 yaşın üzerindeki erkeklerde saptanmakla birlikte, 50 yaştan itibaren riskin arttığı söylenebilir. Eğer yakın erkek akrabalarında (baba, erkek kardeş, amca, dayı vs) prostat kanseri mevcutsa, o kişide prostat kanseri görülme oranı normalden yüksektir. 

Özellikle erken dönemde saptanmış prostat kanseri hastalığının tedavi sonuçları genellikle yüz güldürücüdür. Prostat kanserini diğer bazı kanserlerden ayıran özelliği yavaş seyirli ve değişken davranışlı olmasıdır.  

Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanser türüdür.

Kansere bağlı ölümlerde ise ikinci sırada yer alır. Sağlıklı bir erkeğin hayat boyu prostat kanserine yakalanma riski yaklaşık olarak %17’dir. Yani her 6 erkekten biri prostat kanserine yakalanmaktadır.

Prostat kanseri, prostat dokusunu oluşturan bazı hücrelerin anormal seyir göstererek tümöral yapılara dönüşmesi sonucu meydana gelir. Prostatın sadece bir kısmından gelişebileceği gibi birden çok kısmında da gelişebilir.

Genellikle 65 yaş üstünde görülen bu hastalık erken dönemlerinde hiçbir belirti vermeyebilir. Fakat tedavi edilmezde zamanla büyüyerek idrar kanalına baskı yaratabilir. Böyle hastalarda idrar yapmayla ilgii bazı şikayetler meydana gelir.

Tanı ve tedavide geç kalınmış bazı hastalarda kanserli dokular prostat içinde sınırlı kalmayıp etraf dokulara yayılım gösterebilir. 

Prostat kanseri özellikle kemiklere yayılım gösterir. Bu yayılımı olan hastalarda yaygın kemik ağrıları görülebilir.

Prostat Kanseri Nedenleri Nelerdir?

Prostat kanserinde en önemli risk faktörleri yaş ve aile öyküsüdür.

Yaş: Prostat kanserinin yaş ile görülme sıklığı artar. 70 yaş üzeri erkeklerin %50’sinde, 90 yaş üzerindekilerin de hemen hemen hepsinde mikroskobik düzeyde prostat kanseri tespit edilmektedir.

Erken teşhis için 50 yaşın üstündeki erkeklere prostat kanseri taraması öneriliyor.

Nedeni ise, yaş ilerledikçe prostat kanseri görülme sıklığının artması.

Gelişmiş ülkelerde prostat kanseri tanısı en çok 65 yaş üstü erkeklerde konuluyor. 45 yaşından önce görülen prostat kanseri, ender durum olarak tanımlanıyor

Aile Öyküsü: Prostat kanserinin başlangıç ve ilerlemesinde genetik ve çevresel faktörler de etkilidir.

Prostat kanserinin farklı ırklarda farklı oranlarda görülmesi ve ailesinde kanser öyküsü olanlarda daha sıklıkla görülmesi genetik faktörlerin etkili olduğunun göstergesidir.

Yapılan bir çalışmada, düşük prostat kanseri görülme sıklığı olan Asya ülkelerinden Amerika’ya göç edenlerde prostat kanserinin görülme sıklığının arttığı izlenmiştir. Bu sebeple diyet ve çevresel faktörlerin prostat kanseri gelişiminde rol aldığı düşünülmektedir. Fakat bu faktörlerin tam olarak ne olduğu bilinmemektedir.

Örneğin; sigaranın içinde bulunan kadmiyuma maruziyetin, doymuş yağdan zengin diyetin, obezitenin ve alkolün prostat kanseri riskini arttırdığını gösteren çalışmalar olsa da henüz tam olarak kanıtlanmış değildir.

Yine de bu çevresel faktörler, diğer kanser türlerinden olduğu gibi prostat kanserinden korunmak adına da göz önünde bulundurulmalıdır.

“Likopen“ içeren besinlerin yani koyu renkli meyve ve sebzelerin (domates, havuç gibi) prostat kanserinin görülme sıklığını azalttığını belirten çalışmalar mevcuttur.

Aynı şekilde soya fasulyesi ve Omega-3’den zengin diyetin de prostat kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir.

Prostat Kanseri Belirtileri

Lokalize (prostata sınırlı) prostat kanseri sıklıkla hiçbir belirti vermez ya da iyi huylu prostat büyümesinde görülen belirtiler görülür. Prostat kanseri ileri evrede kemik metasazları yapar, buna bağlı kemik ağrıları ve bazen kırıklar görülebilir.

Tarama testi yaptırmayan ya da tanı almış olmasına rağmen rutin kontrollerini aksatan bireylerde prostat kanserinin tedavisi gecikmiş olur. Bu durumlarda hastalık ilerlemeye başlar.

Prostat Kanseri Tanısı

Günümüzde sağlıklı bir erkeğin prostat kanseri olacağını ortaya koyan bir erken tanı yöntemi yoktur.

Artan yaş, etnik köken ve genetik yatkınlık prostat kanserinde ortaya koyulmuş risk faktörleridir. Bu risk faktörlerinin ışığında hastalara erken tanı amaçlı testler yapılmaktadır.

Ailesinde prostat kanseri öyküsü olmayan erkeklerde prostat kanseri taraması 50 yaş sonrası tavsiye edilirken, ailede prostat kanseri öyküsü olanlarda risk artmış olduğundan 45 yaş sonrasında prostat taraması tavsiye edilmektedir.

Tarama amaçlı olarak kullanılan yöntemler parmakla rektal muayene (prostata yönelik) ve kan testi ile PSA ölçümüdür.

Kanserin Tanısında PSA Testi ve Prostat Muayenesi

Kan örneğiyle bakılan PSA (prostat spesifik antijen) testi ile prostat kanseri erken teşhis edilebilir. Prostat kanserinin erken teşhisi, tedavi olanaklarının artması açısından önemlidir. Yaşa göre değişen normal değerler vardır:

40-49 yaş için 0 - 2.5 ng/ml

50-59 yaş için 0 – 3.5 ng/ml

60 – 69 yaş için 0 – 4.5 ng/ml

70 yaş ve üzeri için 0 – 6.5 ng/ml

(Psa normal değerleri için referans: Hans-Joachim Luboldt, Joachim F. Schindler, Herbert Rubben .Age-Specific Reference Ranges for Prostate-Specific Antigen as a Marker for Prostate Cancer.eau-ebu update series 5 (2007) 38–48.)

PSA, kanser dışında da bengin prostat hiperplazisi - BPH, prostat iltihabı (prostatit), cinsel ilişki sonrası, biyopsi sonrası, prostat rektal muayene sonrası, idrar yolu enfeksiyonu, idrar yolu girişimleri (sonda takmak) ve ameliyatları sonrası yüksek çıkabilir.

Bu sebeple PSA’nın yüksekliği kanser olduğu anlamına gelmediği gibi düşüklüğü de kanseri ekarte etmek için yetersiz kalmaktadır.

PSA değeri normal sınırlarda olan her 5 hastadan 1’inde prostat kanseri tespit edilmektedir.

Bu sebeple prostat kanserinin teşhisinde PSA değeri ile birlikte parmakla prostat muayenesi gündeme gelir. Bu muayene ile PSA değerine bakılmaksızın prostat kanseri varlığı hakkında bir fikir sahibi olmak mümkündür.

Bu tetkikler sonucu şüphelenilen hastalara prostat kanserinin teşhisi için bazı ilave tetkikler yapılabilir. Bu tetkikler şunlardır:

Multiparametrik MR

Prostat kanseri şüphesi olan hastalarda bu görüntüleme yöntemiyle 3 farklı parametre birlikte değerlendirilir ve prostatta kanser şüphesi olan odak tespit edilebilir.

Bu parametrelerden birisinde (diffüzyon), vücudun hücre yoğunluğundaki artış tespit edilir. Kanserli hücreler daha yoğun olduğundan daha yüksek sinyal verirler.

Diğer parametre (perfüzyon) dokulardaki damarlanma yoğunluğu tespit edilir.

Kanserli dokular daha çok kanlandığından damar yoğunlukları daha fazla olur ve sağlıklı dokudan ayırt edilebilir.

Bir diğer parametrede (spektroskopi) ise kanser dokusuyla sağlıklı dokuların kimyasal analizleri yapılır ve hücre yıkımına bağlı oluşan kolin oranlarına bakılarak dokular birbirinden ayrılır.

Multiparametrik prostat MR ile yukarda elde edilen parametrelerin skorlaması yapılarak hastada tümör olup olmadığı hakkında bilgiler elde edilir.

Multiparametrik Prostat MR ile tümörün prostat kapsülünü aşıp aşmadığı ve olası lenf nodu sıçramaları tespit edilebilir. Ayrıca bu MR görüntüleri hastaya prostat biyopsisi yapılırken kılavuz görevi görür. Sonuç olarak kanserin kesin tanısı ancak biyopsi ile koyulur.

Prostat Biyopsisi

Mikroskop altında incelemek ve çeşitli testler yapmak amacıyla, vücudun herhangi bir kısmından doku ya da hücre parçası alınması işlemine biyopsi denir.

Prostat biyopsisinde de prostatın farklı bölgelerinden örnekler alınır.

Standart prostat biyopsisinde, lokal anestezi altında rektuma yerleştirilen özel bir cihaz yardımıyla prostattan rastgele parçalar alınır. Bu dokular içinde kanserli hücre olup olmadığına bakılır.

Prostat incelemesinde Transrektal (makat yolu ile) ultrason, karından yapılan ultrasona göre daha hassastır. Fakat rutin incelemelerde rektal muayene daha önemlidir, bu nedenle rutin muayenede kullanılmaz.

Transrektal ultrasonun üroloji doktorları tarafından en önemli kullanım alanı prostat biyopsisidir.

PSA, yaşa göre eşik değerlerin üstünde olduğunda veya parmakla muayenede bir anormallik saptandığında, biyopsi yapılması gerekir. Prostat biyopsisi makat yolu ile özel bir ultrason eşliğinde, otomatik biyopsi iğneleri ile yapılır. Biyopsi; genelde lokal anestezi eşliğinde, ayaktan yapılan bir işlemdir.

Günümüzde kabul görmüş prostat biyopsi şemaları, en az 12 adet parçanın alınmasını gerektirir. Buna ek olarak; eğer muayenede veya ultrasonda şüpheli bir alan varsa bu bölgeden de parça alınır.

Bu işlem esnasında ultrason kılavuzluğu, biyopsinin istenilen bölgelerden alınmasını sağlar. PSA yüksekliğinin sebebi aydınlatılamazsa, PSA yükselmeye devam ederse veya prostat biyopsisi sonucu şüpheli olursa biyopsiyi tekrar etmek gerekebilir.

MR Füzyon Biyopsi

Bu yöntemde hastanın daha önce çekilen multiparametrik MR görüntüleri, prostat biyopsisi yapılan ultrason cihazına aktarılarak tümörün tam yeri belirlenebilmektedir.

Böylelikle klasik biyopsilerdeki gibi “rastgele” parça almak yerine “hedef gözeterek” direk şüpheli odaktan biyopsi yapılır. Tümörün ya da şüpheli odağın tam yeri bulunabildiğinden çok sayıda parça almak yerine bu yöntemle daha az örnek alınması yeterli olabilmektedir.

Füzyon biyopsi uygulaması iki yöntemle yapılabilir. Bunlardan birisi perineal bölgede ciltten girilerek yapılan transperineal yöntemdir. Bu yöntem genel veya lokal anestezi ile yapılabilir.

Diğer yöntem ise rektumdan girilerek yapılan transrektal yöntemdir. Bu yöntem de lokal anesteziyle yapılabilmektedir.

Prostat Kanseri Evreleri

Prostat kanserinin tedavisi, tümörün derecesi ve tümörün evresine göre planlanır.

Tümör derecesi:

Prostat biyopsisinde kanser saptanırsa, patolog tarafından kanserli doku değerlendirilir. En yaygın derecelendirme sistemi olan Gleason Skorlama Sistemi kullanılır. Sonuçlar, tümörün büyüme ve yayılma hızı hakkında fikir verir.

Düşük derece ya da düşük risk, tümörün yavaş büyüyeceğini ve yayılma riskinin az olduğu anlamına gelir.

Yüksek derece risk ise tümörün büyük ihtimalle hızlı büyüyeceği ve vücudun diğer bölgelerine yayılabileceğini belirtir.

Prostat kanserinin evreleri:

Prostat kanserinde evreleme, tümörün prostatta ve çevresinde ne kadar yayıldığına bağlı olarak yapılır. Bu evreleme yapılırken şunlar göz önüne alınır.

Tümörün boyutu

Tümörün prostatın içinde ya da çevresindeki yayılımı

Kanserin lenf nodlarına yayılıp yayılmadığı

Vücudun diğer bölgelerine yayılım durumu (metastaz)

Prostat Kanseri Tedavisi

Prostat kanseri tespit edildikten sonra tedavi, hastalığa bağlı faktörler (evresi, yaygınlığı) ve hastaya bağlı faktörler (genel durumu, yaşı, ek hastalıkları) göz önünde bulundurularak planlanır.

Prostat kanserinin ameliyat dışında tedavi şekli mümkün müdür?

Prostat kanserinin tedavisi; ameliyat, radyoterapi, hormonoterapi şeklinde düzenlenebilmektedir. Hastanın içinde bulunduğu şartlar ve genel durumu göz önüne alınarak tedavi şekli belirlenir.

Prostat kanseri vakalarında günümüzde sık kullanılan tedavi şekli hangisidir?

Günümüzde prostat kanseri tarama testlerinin kullanımının artmasıyla erken evrede saptanabilmektedir.

Çevreye yayılmamış erken evredeki (lokal) prostat kanserinde en sık kullanılan tedavi cerrahi tedavidir. Gereği halinde hormonoterapi veya radyoterapi ile kombine edilebilmektedir.

Tedavi yaklaşımları hastalığın evresine ve derecesine göre farklılık gösterebilir. Tedavi yöntemleri, hastanın durumuna veya hastalık düzeyine bağlı olarak tek başına, bir arada, sıralı ve alternatifli olarak uygulanabilir. Bazı hastalarda tedavisiz aktif izlem bir seçenek olarak sunulabilir. 

Gerekli tanısal incelemeler sonrasında çoğu hastada şu yöntemlerden biri ile tedavi uygulanır: 

  • Cerrahi tedavi (açık radikal prostatektomi, robotik radikal prostatektomi, laparoskopik radikal prostatektomi,)

  • Işın tedavisi (radyoterapi, brakiterapi)  

  •  İlaç tedavisi (hormon tedavisi, kemoterapi, hedefe yönelik ilaç tedavileri). 

Aktif izlem:

Prostat kanseri Evre 1’de yavaş ilerler, bazen hiç belirti vermez ya da sağlık şikayetlerine yol açmaz. Doktorunuz bu evrede PSA değeri, rektal muayene ve ultrason gibi yöntemlerle kanserin ilerlemesini takip eder. Aynı zamanda tümörün yayılma riski (skorlama) değerlendirilir.

Aktif izlemde amaç yavaş ilerleyen ve düşük riskli olduğu tespit edilmiş hastaların gerektiğinde tedavi şansını kaybetmeyecek şekilde yakından takip edilmesidir. Bu sayede bir grup hastanın gereksiz tedavi alması önlenmiş olur.

Prostat Kanserinde Cerrahi Tedavi - Radikal Prostatektomi

Lokalize prostat kanserinin tedavisinde, cerrahi olarak prostatın çıkarılmasıdır. Bu cerrahiye radikal prostatektomi ameliyatı denir. Radikal prostatektomi operasyonu geçiren düşük dereceli tümöre sahip hastaların 10 yıllık hastalığa özgü sağ kalım oranları %90’ın üzerindedir.

Radyoterapi

Radyoterapi (ışın tedavisi) kanser hastalığının iyonize radyasyon kullanılarak tedavi edilmesidir. Radyoterapinin amacı normal dokuya mümkün olduğunca az zarar vererek, kanserli hücreleri öldürmek veya bölünüp çoğalmalarını engellemektir.

Radyoterapi, cerrahi yöntemlere benzer şekilde lokal bir tedavi yöntemidir; etkisini de, yan etkisini de uygulandığı yerde göstermektedir. Lokalize prostat kanserinde radyoterapi, küratif bir tedavi yöntemi olarak kullanılmakla beraber, prostat komşu organlarına (lokal ileri) ve uzak organlara yayılmış (metastatik) hastalarda da palyatif (ağrı gibi şikayetlerin giderilmesine yönelik) ya da tümör yükü azaltma amaçlı tedavi olarak kullanılabilir.

Prostatit Nedir?

Prostatit, prostat bezinin iltihabıdır. Bu hastalıkta gelişen enflamasyon nedeniyle prostat bezi şişer ve ağrılı haldedir. Prostatit bazen bakteriyel bir enfeksiyondan kaynaklansa da, sıklıkla mikrobik bir durum bulunmayabilir ve hangi nedenle prostatit geliştiği tam olarak anlaşılamaz. 

Genellikle daha ileri yaştaki erkeklerin sorunları olan prostat büyümesi veya prostat kanserine karşılık, prostatit her yaştaki yetişkin erkekte görülebilir. 

Prostatit -Prostat İltihabı Belirtileri:

Prostat iltihabı belirtileri, bu hastalığın çeşitlerine göre değişmektedir.

Akut Bakteriyel Prostatit'te;

  • Ateş,

  • Üşüme,

  • Titreme,

  • İdrar yaparken ağrı ve yanma

Kronik Bakteriyel Prostatit'te;

  • Sık idrara çıkma isteği,

  • İdrarda yanma ve idrarı yaparken zorlanma,

  • Cinsel isteksizlik

Kronik Pelvik Ağrı Sendromu'nda;

  • Yorucu belirtiler ve ağrılar,

  • Anksiyete ve depresyon gibi psikolojik durumlar,

  • Asemptomatik Enfamatuar Prostatit'te hasta herhangi bir belirtiye sahip olmaz.


 

Prostatit (prostat iltihabı), prostat bezinin iltihaplanmasıdır. Acı ve rahatsızlık verici olabilir ancak tedavisi vardır.

Prostat iltihabının bir tipinde tedavi gerekmezken, diğer tiplerinde ilaç tedavisi ile iltihabın giderilmesi amaçlanır.

Prostat iltihabı (prostatit), 50 yaş altındaki erkeklerde en sık görülen prostat hastalığı iken 50 yaş ve üzeri erkeklerde prostat büyümesi (BPH) ve prostat kanserinden sonra üçüncü sırada görülen prostat hastalığıdır. Bu yaş grubunda görülme sıklığı yaklaşık olarak %10 ‘dur.

Prostatit ileride kansere dönüşür mü?

Prostatit (prosat iltihabı) kişinin prostat kanseri olunduğu anlamına gelmez, ayrıca prostat büyümesinden de farklıdır.

Bir dokuda gelişen enfeksiyon ve buna bağlı oluşan bazı reaksiyonların bazı kanser türlerinde tetikleyici faktörler olduğu bilinmektedir.

Prostat kanserinin zemininde de daha önce geçirilmiş enfeksiyonlar bir risk faktörü olarak kabul edilse de geçirilmiş prostatitin prostat kanserine sebep olduğu yönünde kanıtlanmış çalışma bulunmamaktadır.

Prostatit (prostat iltihabı) çeşitleri:

ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından (NIH) 1998 yılından itibaren akut bakteriyel prostatit, kronik bakteriyel prostatit, kronik pelvik ağrı sendromu (tip 3 kronik prostatit) ve asemptomatik enflamatuar prostatit olmak üzere dört gruba ayrılırlar.

Bunların içerisinde en sık (%95) kronik pelvik ağrı sendromu (KPAS) – kronik prostatit olarak bilinen tip 3 kronik prostatit görülmektedir.

Prostatit cinsel fonksiyon bozukluğuna (iktidarsızlığa) sebep olur mu?

Hayır. Prostatit cinsel fonksiyon bozukluğuna (iktidarsızlığa) sebep olmaz fakat hastanın sahip olduğu semptomların derecesine bağlı olarak hastada cinsel isteksizlik görülebilir.

Bu isteksizliğin en önemli sebeplerinden birisi prostat iltihabının özellikle ilk evrelerinde boşalma sırasında ağrı ve yanma görülmesidir. Hasta bu ağrıdan çekindiği için cinsel ilişkiye girmek istemeyebilir. Ama bu durum geçicidir.

Prostat iltihabının Belirtileri Nelerdir?

Prostat iltihabında görülebilecek belirtiler şunlardır:

  • Leğen kemiğinde, penisde, belde ve kalçada ağrı

  • İdrar yaparken ağrı

  • Sık idrara çakma

  • idrar yapmada zorluk

  • Boşalma sırasında ağrı

  • Bacak arasında ağrı (özellikle uzun süre oturmadan sonra)

  • Prostat iltihabının dört farklı çeşidine göre bu belirtiler farklılık gösterebilir.

Prostatit Tedavisi

Prostat iltihabının tedavisinde, hastalığın akut (ani) ya da kronik (tekrarlayan) yapıda olmasına bağlı olarak değişir.

Akut Bakteriyel Prostatit

Prostatın akut iltihabı seyrek görülmekle birlikte son derece ciddi bir durumdur.

Akut bakteriyel prostatitin en sık görülen belirtileri:

  • Ateş,

  • Üşüme,

  • Titreme,

  • idrar yaparken ağrı ve yanma,

  • idrar yapma güçlüğü,

  • incelmiş idrar akımı,

  • Mesaneyi tam boşaltamama hissi,

  • Sık ve acil idrar yapma ihtiyacı,

  • idrarda kan görülmesi,

  • Boşalma sırasında ağrı.

Bu tip prostatit’ten çoğu zaman üriner sistem ve kalın bağırsaklarda bulunan bakteriler sorumludur.

Akut bakteriyel prostatit ciddi bir klinik durumdur. Bu nedenle bu şikayetlere sahip kişilerin vakit kaybetmeden doktora başvurmaları önerilir.

Tedavisinde antibiyotikler ve ağrı kesici, ateş düşürücü kullanılır. Semptomların şiddetine göre hastanede yatarak tedavi gerektirebilir.

Kronik Bakteriyel Prostatit

Üç ay veya daha uzun süren bakteriyel prostat enfeksiyonu olarak tanımlanabilir. Akut prostatite göre daha sık görülen bir durumdur.

Kronik bakteriyel prostatitin nedeni açık değildir. Üriner sistemdeki bakterilere, mesane veya kan enfeksiyonuna bağlı olabilir.

Prostat bezinde oluşabilen taşlar veya prostattaki yapısal kusurlar da prostatite neden olabilir. Enfeksiyon, travma ya da üriner sisteme yapılan bazı işlemler sonucu oluşabilir.

Akut prostatitin aksine belirtiler daha yavaş ve sessiz gelişir.

Kronik bakteriyel prostatit belirtileri:

  • Sık idrara çıkma isteği,

  • idrarda yanma,

  • idrarı yaparken zorlanma

  • Cinsel isteksizlik

  • Boşalma sırasında ağrı

  • Bağırsaklarda gerilme hissi

  • Makat bölgesi ve testislerde ağrı.

  • Ateş ise beklenen bir durum değildir.

Kronik bakteriyel prostitin tedavisinde antibiyotikler ve antienflamatuar ilaçlar uzun dönem kullanılmalıdır.

Kronik Prostatit – Kronik Pelvik Ağrı Sendromu Nedir?

Kronik non-bakteriyel prostatit ya da Kronik Pelvik Ağrı sendromu olarak adlandırılan bu tür, erkeklerde en sık görülen prostatit (prostat iltihabı) türüdür. Aynı zamanda “kronik non-bakteriyel prostatit” olarak bilinir.

Prostatın belirli bir bakteriye bağlı olmaksızın iltihaplanmasıdır.

Halsiz bırakan yorucu belirtiler ve ağrılar üç ay veya daha uzun süre devam eder. Genellikle anksiyete ve depresyon gibi psikolojik durumlarla birlikte görülür.

Kronik prostatit belirtileri:

  • Penis, testisler, anüs, karnın alt kısmı ve belde ağrı

  • İdrar sırasında ağrı

  • Sık idrara çıkma

  • Acil idrara çıkma istediği (özellikle gece)

  • Prostat muayenesinde prostatta büyüme ya da hassaslık fark edilmesi

  • Sertleşme sorunu, boşalma sırasında ağrı ya da cinsel ilişki sonrası ağrı

Kronik prostatit testleri yapıldığında; idrar, meni, prostat salgısından alınan kültürlerde bakteriyel enfeksiyonun kesin kanıtı bulunamaz. Bu nedenle bu prostatit tipinin tanı ve tedavisi zordur.

Kronik prostatit tedavisinde amaç, belirtilerin azaltılmasıdır. Çoğu zaman tedavi ile şikayetler zamanla azalmaktadır.

Kronik Prostatit Tedavisi

Kronik prostatit tedavisinde, uzun süreli kullanılabilen antibiyotikler, antienflamatuar ajanlar ve antikolinerjikler faydalı olabilir. Kas gevşetici ajanlardan fayda gören bir hasta grubu vardır.

Prostatit tedavisinin en eski yöntemlerinden birisi olan prostat masajı da standart tedavi yöntemlerinden yararlanamayan hastaların tedavisinde denenebilir. Yineleyen prostat masajının intraprostatik kanalları açtığı, dolaşımı düzelttiği ve antibiyotiklerin dokuya geçişini iyileştirdiği öne sürülmektedir.