Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompulsif Bozukluk
OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) saplantı ya da zorlantıların görüldüğü, genellikle uzun süreli ve ne zaman soma ereceği belli olmayan, kimi zaman dönemsel alevlenmelerle giden, kişinin günlük işlevlerini belirgin olarak etkileyen bir bozukluktur. Saplantı, irade dışı gelen, bireyi tedirgin eden, bilinçli çaba ile kovulamayan, inatçı biçimde tekrarlayan düşünce ya da dürtülerdir. Bunlar, kişinin mantığına, görüşlerine, inançlarına, ahlak anlayışına ters düşer ve kabul edilemez. Aynı zamanda kişi bunların kendi zihninin ürünü olduğunun farkındadır. Zorlantı ise, çoğu kez saplantılı düşünceleri kovmak için yapılan istem dışı yinelenen hareketlerdir. Bunlar önce saplantının ortaya çıkardığı rahatsızlığı azaltmak için başlar, ancak bu durum denetlenemez seviyeye ulaşır ve bu tekrarlanan davranışın kendisi kişi için sıkıntı yaratmaya başlar. Saplantı ve zorlantılara şu örnekler verilebilir: Temiz olduğunu bildiği herhangi bir şeye dokunduğunda elinin kirlendiğini düşünerek (saplantı) kişinin birçok kez elini yıkama zorunluğu hissetmesi, önüne geçilemez biçimde elini yıkaması (zorlantı); abdest alırken gelen Allah’a küfür düşünceleri (saplantı) yüzünden kişinin abdestini birçok kez yeni baştan almak zorunda kalması ya da içinden belli bir duayı tekrar tekrar okuması (zorlantı) gibi. Kişi, saplantılarının aklına gelmemesi ya da zorlantılı hareketleri yapmamak için kendini zorlasa da zorladıkça istenmeyen düşünceler gelmeye devam eder, istenmeyen hareketler tekrar tekrar yapılır. Halk dilinde bunlar ‘takıntı’ olarak da bilinir. Takıntılar ve zorlantılar döngüsel şekilde oluşur. Bir takıntı ortaya çıktığında kişi, onu tehdit, tehlike ya da ahlaksızlık olarak yorumlar. Bu yorumlama kişide ciddi bir rahatsızlıkla sonuçlanır. Kişinin zorlantıları bu rahatsızlığı dindirmeye yarar. Takıntının oluşmasından kaçınma çabaları (zorlantılar), o takıntıyla ilgili herhangi bir şeye aşırı hassasiyet duymaya neden olur ve bu da sonuçta takıntının daha sık ortaya çıkmasına neden olur ve tüm döngü yeniden başlar.
Gerçek bir tanı alacak kadar ciddi sıklıkta olmasa da birçok kişi takıntı ve zorlantılarından ötürü acı çekmesine rağmen, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) toplumun %1-2’lik bölümünü sıkıntıya sokmaktadır. OKB’nin belirgin bir nedeni yoktur. Bir OKB geni bilinmemektedir. OKB beynin oluşumundaki herhangi bir anormallikle ilişkili değildir ve belirgin geçmiş yaşantılar ya da kişilik özellikleri kimlerin bu bozukluğa yakalanacağına ilişkin bilgi vermemektedir. OKB genellikle genç yaşta başlar. Büyük çoğunlukta başlangıç 18-25 yaşları arasındadır. Küçük çocukluk yaşlarında bile görülebilir. Erkeklerde kadınlara göre daha erken yaşta başlayabilir, ancak bir hekime başvurma genellikle belirtiler ortaya çıktıktan 10-15 yıl sonra olabilmektedir. Orta yaşlarda hatta yaşlılıkta, ağır yaşam koşulları içinde geç başlayan türleri de vardır.
OKB’li kişilerin yaklaşık %80’i gereken yardımı almadan daha iyiye gidemez, yani OKB’nin belirtileri oldukça nadiren kendi kendine yok olmaktadır. Saplantı-zorlantı bozukluğunda tedavi yaklaşımları ilaç ve bilişsel davranışçı terapidir (BDT). OKB’li hastaların önemli bir kesiminin ilaç tedavisinden klinik olarak anlamlı sayılabilecek düzeyde yarar gördüğü bilinmektedir. Kişideki iyilik hali ilaçlar kullanıldığı sürece devam eder. Buna ek olarak hastalığın tedavisindeki temel taşlardan biri bilişsel davranışçı psikoterapidir. Yapılan araştırmalarda BDT’nin OKB tedavisinde en azından ilaçlar kadar, belki daha fazla etkili olduğu görülmüştür. Bilişsel davranışçı psikoterapide OKB’nin belirtilerinin nasıl geliştiğini ve nasıl devam ettiğini açıklayan hastaya özgü bir tedavi planı geliştirilir. Bu planda hastanın saplantı-zorlantı bozukluğu belirtilerine zemin hazırladığı, hastalığı başlattığı ve sürdürdüğü düşünülen etkenler, hastanın temel inançları, takıntıları ve bunların yol açtığı duygular ve bunlarla başa çıkma yöntemleri bulunur. Hastanın takıntılarını devam ettirmesine yol açan davranışların temelinde yatan inançlarına seçenek oluşturacak düşünceler geliştirmesine yardım edilir. Hastadan beklenen bunaltılarına katlanması ve yeni davranış modelleri geliştirmesidir. Bu sırada hastaya, bunaltısını yatıştırıcı gevşeme yolları da öğretilir. Aynı zamanda hastaların kendilerini başka konulara, başka düşüncelere ve başka etkinliklere yönlendirmeleri de öğretilir. OKB’li hastaları uğraşlara yöneltmenin çok büyük faydaları vardır. Hastanın zevk aldığı bir uğraş takıntıları ve zorlantıları azaltır.
Uzm. Klinik Psikolog / Psikoterapist Ece Başak Ünal