Meme Kanserlerinde Patoloğun Rolü

Meme Kanserlerinde Patoloğun Rolü

Meme Kanserlerinde Patoloğun Rolü

Meme kanserleri hem erkekte hem de kadınlarda görülen kanser türü olmakla birlikte kadınlarda görülen kanser türlerinde ilk sırada yer alır. Meme kanseri gelişimi hormonal (sporadik ) veya kalıtımsal olabilir. Kalıtımsal meme kanserleri yatkınlık genleri ve genetik miras sonucunda gelişir.
Bu genlerin en bilinenleri BRCA 1, BRCA2 dir
 

Klinik veya radyolojik olarak meme kanserinden kuşku duyulduğu durumlarda meme dokusundan materyaller patoloji laboratuvarına cerrahlar ya da radyologlar tarafından gönderilir. İlk basamak olarak kalın iğne biopsisi (tru cut) ya da ince iğne aspirasyon biopsisi uygulanır. Özel işlemlerden geçirilen örnekler mikroskop altında incelenir hale getirilir.  Tru –cut yöntemi daha çok tercih edilen yöntemdir.    

Meme kanseri tanısı konulan hastalarda tedavi planı tümör evresine göre yapılır. Evreleme  parametreleri; tümör boyutu, koltukaltı lenf bezi ve uzak organ metastaz durumudur.  Erken evre tümörlerde genellikle önce cerrahi işlem sonra gerekirse kemoterapi / radyoterapi, ileri evre tümörlerde ise önce kemoterapi sonrasında cerrahi işlem gerekirse kemoterapi ve radyoterapi uygulanır.

Cerrahi tedavi olarak farklı yöntemler vardır. Memenin tamamı koltuk altı lenf bezleri ile birlikte çıkarılması, ya da hastanın ve tümörün kriterleri uygun ise yaygın cerrahi işlem olan meme koruyucu cerrahi yöntemi uygulanır. Meme koruyucu cerrahi uygulanan hastaların meme materyalleri ile beraberinde tümörün ilk ulaşabileceği koltukaltı lenf bezleri (radyoaktif madde ya da mavi boya yardımı ile işaretlenerek) operasyon esnasında patoloji laboratuvarına gönderilir. Burada amaç cerrahi sınırların ve koltuk altı lenf nodlarının durumunu belirlemektir.” Frozen” olarak da adlandıran bu işlemde, dokudan alınan örnekler frozen cihazında -20, -24 derece arasında dondurulur daha sonra kesit ve boyama işlemi yapılır. Patolog yaklaşık 20-30 dakika mikroskop altında değerlendirme yaparak cerrahın operasyonu yönlendirmesine yardımcı olur. 

Patologlar tümörün hücre yapısını inceleyerek; tümör tipini, derecesine karar verirler. Meme tümörlerinin farklı mikroskobik türleri vardır. Kanserler yerlerinde kalmış ve çevre dokulara yayılmamış ise bu tür tümörler “in situ” kanserlerdir. Klinik kontrollerde tanısı konan kanserlerin yaklaşık olarak %15 ila %20'si bu tümör tipidir. Çevre dokuya yayılmış (invazyon yapmış) en sık görülen mikroskobik tip invaziv duktal karsinomdur.

 Ayrıca tümörün tedavisinde ve hastalığın gidişatını belirlemede rol alan moleküler alt tipini saptamak amacıyla özel belirteçlere bakarak raporlarını düzenlerler. Bu belirteçlerden şu an için rutinde kullanılanlar, östrojen– progesteron reseptörü gerekirse androjen rereptörü (hormon reseptörleri), proliferasyon belirteci (Ki 67) ve HER 2 gen durumudur.  

Cerrahi materyallerde ise yukarıdakilere ek olarak patoloji raporlarında meme kanserinin boyutu, cerrahi sınır ve koltukaltı lenf nodu durumu belirtilir.   Patoloji raporundaki bu parametreler dikkate alınarak hastaların ileri tedavileri medikal ve radyasyon onkologları tarafından planlanır.

Meme kanserlerinin tanı ve tedavisi radyolog-patolog-cerrah-nükleer tıp -medikal onkolog-radyasyon onkoloğu ve genetik uzmanından oluşan ekip ile yürütülür.

Kadınlarda rutin meme kontrolleri sırasında radyolojik tanı yöntemlerinin gelişmesi sonucunda erken dönemde yakalanabilen kanser türü olduğu unutulmamalıdır. Rutin kontroller aksatmadan yapılmalıdır.

Prof. Dr. Seyran YİĞİT

Patoloji