KOLOREKTAL KANSER
KOLOREKTAL KANSER
KOLOREKTAL KANSER
Kolorektal kanser en sık görülen üçüncü kanser türüdür ve sıklığı yaşla birlikte artar. Kolorektal kanserlerin çoğu, lenf nodu yayılımı (metastazı) yapmış veya yapmamış şekilde (yani hastalık sadece bağırsakta lokal olarak) tespit edilir. Ancak hastaların %20 kadarı başvuru anında lokal değil metastatiktir ve bu en sık karaciğere olur.
Kolorektal kanser tarama uygulamalarına artan önem nedeniyle, kolorektal kanserler artık semptomlara neden olmadan tespit edilmektedir. Daha ileri vakalarda, sık görülen klinik belirtiler arasında demir eksikliği anemisi, rektal(makat) kanama, karın ağrısı, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik ve bağırsak tıkanıklığı veya perforasyonu(delinmesi) bulunur. Sağ taraflı tümörler daha genç yaşla ilişkilidir ve sık görülen belirtiler arasında kanama ve/veya ishal bulunurken, sol taraflı tümörler ileri yaşla ilişkili ve genellikle barsak tıkanıklığı ile başvururlar.
Yapılan çalışmalarda kolorektal kanserler ; 50 yaşından küçük hastalarda karın ağrısı gibi nonspesifik bir semptomla gelirken, daha ileri yaşlarda rektal kanama, kansızlık, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik, ishal, karında kitle gibi daha spesifik semptomlarla hekime başvurmaktadırlar.
Fizik muayene bulguları; kolon kanseri seyrinin erken evrelerinde çok belirgin olmayabilir (örneğin halsizlik, yorgunluk gibi ). Kişilerin bir hastalığa ait semptomları olmadığında bu hastalığı aramak için tarama testleri kullanılır. Kolorektal kanserler neredeyse her zaman, kolon veya rektumdaki kanser öncesi poliplerden gelişir. Tarama testleri sayesinde kanser öncesi polipler bulunabilir ve böylece kansere dönüşmeden çıkarılabilirler. Tarama testleri, tedavinin en iyi sonuç verdiği erken dönem kolorektal kanserinde işe yarar. 45 yaşından sonra kolorektal kanser taramasına başlanmalı ve ardından düzenli aralıklarla taramaya devam edilmelidir. Ancak, siz veya yakın bir akrabanızın kolorektal polip veya kolorektal kanser öyküsü varsa, Crohn hastalığı veya Ülseratif Kolit gibi iltihaplı bir bağırsak hastalığına sahipseniz, Ailesel adenomatöz polipoz (FAP) veya kalıtsal polipoid olmayan kolorektal kanser (Lynch sendromu) gibi bir genetik sendromunuz varsa kolorektal kanser için yüksek riskli grubu temsil ettiğinizden 45 yaşından önce kanser taramasına başlanmalıdır. Kolorektal kansere yakalanma riski olan kişiler, taramaya ne zaman başlayacakları, hangi testin kendileri için doğru olduğu ve ne sıklıkla taranacakları konusunda hekimleriyle konuşmalıdırlar.
Polipler veya kolorektal kanserleri bulmak için birkaç tarama testi kullanılabilir. Bazı tarama testlerinde (dışkıda gizli kan, sigmoidoskopi ve bilgisayarlı kolonografi[sanal kolonoskopi]) test sonucunuz pozitif veya anormal ise, tarama sürecini tamamlamak için kolonoskopi gerektiğini bilmeniz önemlidir.
Kolonoskopi sonrası biopsi ile patolojik tanı alan hastanın sistemik taraması yapılmalıdır. Tarama kanserin vücudun diğer bölgelerinde olup olmadığının anlaşılmasını sağlar ve bu şekilde hastalığın klinik evrelemesi yapılmış olur. Klinik evreleme sürecinde toplanan bilgiler hastalığın tedavisini planlamak için önemlidir.
Erken evrede tespit edilen kolorektal kanserler endoskopik veya anal yoldan uygulanacak cerrahi teknikler ile tedavi edilebilir
Lokalize kolon kanser için tek küratif tedavi cerrahidir. Ameliyatta çıkarılan hastalıklı kolon segmentinin incelenmesi sonrası patolojik evreleme yapılır ve lenf nodu metastazı olan hastalar için genellikle kemoterapi önerilir.
Metastatik kolorektal kanserlerde izlenecek tedavi yöntemi kolorektal cerrah, patoloji, radyoloji, klinik onkoloji ve radyasyon onkolojisinin içinde bulunduğu bir ekip tarafından planlanmalıdır. Bazı durumlarda, metastatik hastalık karaciğerle sınırlı gibi görünse bile ameliyattan önce kemoterapi önerilebilir.
Rektum kanseri tedavisi, kolon kanserlerinde izlenecek tedavi yönteminden farklılıklar içerir. Rektum kanserinde klinik evreleme için mutlaka rektuma özel rektum MR çekilmeli ve tedavi planlaması buna göre yapılmalıdır. Rektum kanseri lokalize olsa bile tedavisi; kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavilerin farklı kombinasyonuyla hastaya özel planlanır.
Kolorektal kanserlerin ana tedavisi günümüzde hala cerrahi iken , rektum kanserinde radyoterapi ve ardından devam edilecek kemoterapi rejimleri ile izle ve bekle(watch and wait) tedavi modeli de uygulanabilmektedir. Bu tedavi yöntemi radyoterapi sonrası %10-25 hastada tümörün rektumdan tamamen silinmesi yani klinik tam yanıttır. Bu hastalar, olası tekrarlama(nüks) ve uzak metastaz yönünden belirli bir protokolle takip edilir.
Kolorektal kanser cerrahisinde ameliyat açık, kapalı(laparoskopik) veya robotik olarak gerçekleştirilebilir. Açık cerrahiye göre minimal invaziv teknikler olan, robotik ve laparoskopik kolorektal cerrahi hastaya daha az travma yaratığından daha az immün yanıta neden olmaktadır. Bunun sonucunda hastaya daha az ağrı, daha küçük insizyon(kesi) ve daha az enfeksiyon olasılığı, bağırsak fonksiyonlarının daha erken düzelmesi, hastanede kalış süresinin kısalması, günlük hayata erken dönüş, güzel kozmetik sonuçlar, daha az kesi yeri fıtığı, daha az karın içi yapışıklık ve sonucunda uzun dönemde bağırsak tıkanıklığı daha az gözlenir.
Kolorektal cerrahide bağırsağın cilde ağızlaştırlması(stoma) geçici veya kalıcı olarak iki farklı şekilde uygulanır. Her iki uygulamada elektif(acil olmayan) cerrahide rektumun makata yakın tümörlerinde düşünülür. Geçici stoma makata yakın dikiş atılabilecek bağırsak segmenti olduğunda uygulanırken, kalıcı stoma makata yakın dikiş atılabilecek mesafe olmadığında uygulanır ki bu sayede hastanın hastalıksız sağlıklı bir yaşam sürmesi mümkün olur.
Sonuç olarak hasta olarak kendi hastalığınızı seçemezsiniz ancak ameliyat olacağınız cerrahın kolorektal kanser cerrahisinde uzmanlaşmış olması ile uygulanan tedavi prosedürlerinin morbiditesini, mortalitesini ve hastalığınızın prognozunu değiştirebilirsiniz.
Doç. Dr. Fevzi Cengiz
Genel Cerrahi