DEPREMİN OLUŞTURDUĞU YARALARI SARMAK: PSİKOLOJİK AÇIDAN NASIL İYİLEŞEBİLİRİZ?

DEPREMİN OLUŞTURDUĞU YARALARI SARMAK: PSİKOLOJİK AÇIDAN NASIL İYİLEŞEBİLİRİZ?

Depremler, büyük çaplı fiziksel, psikolojik ve maddi yıkımlara yol açabilen ve toplumda hem kolektif hem de bireysel travmalar yaratabilen bir doğal afet türüdür. Depremlerin öngörülemez doğası güvenlik algımızı ciddi biçimde zedeleyebilmekte ve yaşanan depremler zihnimizin arka planında var olan yoğun kaygıları gün yüzüne çıkararak günlük yaşantımızı sekteye uğratabilmektedir. Depremin ardından travmatik belirtiler göstermemiz için direkt olarak bizim ya da sevdiklerimizin depreme maruz kalmış olması gerekmez. Deprem bölgelerinden uzak olsak da maruz kaldığımız haberler travmayı dolaylı biçimde deneyimlememize neden olabilir. Uyku problemleri, kalp çarpıntısı, ellerde titreme, terleme, odaklanmada güçlük, yerinde duramama hali, iştah değişimleri, sık sık ağlama isteği, sürekli tetikte ve diken üstünde hissetme, öfkelilik ve istenmese de sürekli depreme dair kaygı verici düşüncelerin zihne üşüşmesi gibi belirtiler, depremin sonrasında kendimizde gözlemleyebileceğimiz travma belirtilerinden bazılarıdır.

Depremin hemen ardından psikolojik açıdan deneyimlediğimiz “anormal durumlar” aslında “anormal bir duruma verilen normal tepkiler” olarak kabul edilir. Bu noktada belirleyici olan verdiğimiz anormal tepkilerin süresi ve şiddetidir. En az iki gün ve en fazla dört hafta süresince devam eden psikolojik belirtiler “akut stres bozukluğu” olarak tanımlanır ve genellikle psikolojik bir yardım gerekmeden iyileşebilir. Fakat depremin üzerinden 1 ay geçmiş olmasına rağmen devam eden psikolojik belirtiler “travma sonrası stres bozukluğuna” işaret edebilir. Zamanla “depresyonun” da sürece dahil olmasıyla hissedilen psikolojik rahatsızlığın düzeyi bireyi fazlaca zorlayabilir. Dolayısıyla böyle bir durumda zaman kaybetmeden psikolojik desteğe başvurmak oldukça önemlidir.

Peki depremin ardından daha iyi hissedebilmek adına kendimiz neler yapabiliriz?

  1. Fiziksel sağlığımıza dikkat etmek: Zor zamanlarla daha etkili biçimde başa çıkılabilmek için bedenimiz üzerindeki stresi de azaltmak gereklidir. Çünkü stres hem psikolojik hem de fizyolojik bir durumdur. Sağlıklı bir beslenme düzeni, mümkün olduğunca düzenli biçimde uyumak, düzenli olarak egzersiz yapmak ya da yürüyüş yapmak fiziksel iyi oluşu arttıracağı gibi psikolojik iyi oluşu da arttırır.
  2. Hayatlarımızın kontrol edebileceğimiz yönleri üzerinde çalışmak: Deprem gibi olağanüstü durumlar, üzerinde her zaman ve her yönüyle kontrol sahibi olamadığımız için çoğumuzu kaygılandırmaktadır. Dolayısıyla değiştiremeyeceğimiz ve düzeltmeye gücümüzün yetmeyeceği süreçleri sürekli düşünmek yerine günlük rutinlerimiz gibi üzerinde kontrol sahibi olduğumuz durumların üzerine eğilmek faydalı olabilir. Rutinlerimiz, günlük hayalarımızda sık sık ilgilendiğimiz ve bize “güvenlik” hissi sağlayan kaygı azaltıcı aktivitelerdir. İşe veya okula gitmek, yemek yapmak, kitap okumak, bulmaca çözmek gibi rutinler, olağanüstü şartlar altındayken dahi bir şeylerin hala yolunda olduğu düşüncesini yaratarak kaygılarımız üzerinde kontrol kazanmamıza yardımcı olabilir.
  3. Haberleri takip etmeye ara vermek: Gelişmeleri anbean takip etme arzumuz oldukça anlaşılırdır. Fakat devamlı olarak haberleri takip etmek aynı travmaya tekrar tekrar maruz kalmamıza yol açabilir. Dahası acı verici görsellerle ya da videolarla sürekli karşılaşmak travmayı belirginleştirebilir. Bunun yerine gelişmeleri takip etmek için ayıracağımız süreyi kısıtlayabilir ve travmaya dair görsellerden kaçınarak süreci takip edebiliriz. Bu noktada haberleri sürekli takip etme isteğimizin altındaki motivasyonu sorgulamamız da çok önemlidir. Gelişmeleri sık sık takip etmenin bir kendi kendine acı çektirme yöntemi haline geldiği durumların kimseye bir faydası yoktur.
  4. Sürecin zor yanlarına rağmen umudu korumak: Hem toplum olarak hem de bireysel açıdan yaralarımızı sarmak adına en çok ihtiyaç duyacağımız duygu umuttur. Süreç ne kadar umutsuz görünürse görünsün depremin ardından umut verici gelişmeler de yaşanabilmektedir. Tüm bu zor sürecin bir gün geçeceğini bilmek olumsuzluklarla başa çıkabilme becerimizi arttırır. Görmek bazen kolay olmasa da travmatik durumların içerisinde de her zaman bir umut vardır.
  5. Yardım sürecinin parçası olmak: Depremin ardından yaraları sarmak için başvurabileceğimiz efektif eylemler vardır. Deprem bölgelerinde gönüllü olmak, depremzedelere gönderilen yardımların organizasyonuna katkıda bulunmak, maddi yardımlar yapmak ya da depremzedeler için dua etmek gibi eylemler, yardım sürecinin parçası olmamıza ve daha iyi hissetmemize olanak tanıyabilir.

 

 

Uzm. Klinik Psikolog

Elif Başçelik Yavuz  

Yayınlanma Tarihi: 01.03.2023